7 Eki 2010

Söz konusu Coco Chanel olunca...


Ünlü fransız modacı ufak yaşlarda annesini kaybetmiş, babası evi terk etmiş, 18 yaşına kadar bir manastırda yetimhanede yaşamak zorunda kalmış ve ablası ile akşamları barlarda şarkı söyleyerek, gündüzleri dikiş işleri yaparak geçimlerini sağlamak zorunda kalmışlardı. Ama bu genç kadın yetenekli idi. Özellikle de şapka konusunda içinde bir tutkusu vardı. Bu tutku ileride onu dünyanın en ünlü markalarının arasına sokacaktı. 
Hepimizdeki hayranlığı bir kenara benim sahip olduğum biraz daha tutku sanırım Coco Chanel'e karşı olan. Yıllar önce babam yurtdışına her gidişinde ondan tek Coco Mademoiselle parfüm isterdim. Daha sonraları paralarımı biriktirmeye başlayarak ilk Chanel çantamı aldım. Şimdilerde moda olan o çantayı kimde görsem kıskanmaya başladım, parfümümü kimse kullanmasın istedim. Öyle sahiplendim ki kendime şaşırır oldum.. 
Chanel için kadın araç olmadı amaç oldu her zaman. Feminenlik ve özgüveni hissettirdi kadınlara. Basitti kıyafetleri ama gösterişliydi ve rahattı. İlk pantolonu da o giydi kadınlara, ilk mini eteğide.. 

87 yaşında ölen ve o güne kadar sürekli çalışan biriydi o. Yaşamış olduğu birçok başarısızlığa, düş kırıklığına, savaşa, sevgilisinin trafik kazasına rağmen kararlığı ve cesareti ile  dünyada çok az kişinin elde edebileceği bir başarıya imza atmıştır.

Her ne olursa olsun kendisi olmasada yüzyıllarca hatırlanacak şeyler bıraktı bizlere. Hepimizin amacı bu değil mi birşeyler bırakıp gitmek..  Chanel No.5 Parfümü,Chanel şapkalar, ceketler, pantolonlar, mini etekler ve çantalar hepsi aklımızda, hepsi başucumuzda..

Chaneli örnek almamız gereken konulara gelecek olursak eğer;

Yeni bir ortama girerken ne giyeceğinizi bilmiyorsanız, en iyisi sade giyinmektir
Coco Chanel, kadınların hep biraz sade giyinmesi taraftarıydı. Çünkü, abartılı giyinmek, çok fazla çabaladığınızı; kıyafetlerinizden emin olmadığınızı ve kendinize güvenmediğinizi gösterir. İç güzelliktense dış görünüşe daha çok önem verdiğiniz izlenimini yaratırsınız. Kokteyle jean pantolonla gidin veya arkadaşınızın düğününe flip flop giyin demiyorum ama sadelik her zaman abartıdan daha iyidir. 


Yapmanız gereken en doğru şey, 'eksiltmek'
Aksesuarlardan bahsediyorum. "Evden çıkarken aynaya bakın ve bir aksesuarınızı çıkarın" sözünün Coco Chanel'e ait olduğuna inanılır. Öyle değilse bile, bu söz onun giyim-kuşam felsefesini çok iyi özetliyor. Sadelik, her zaman zarafetle özdeşleştirilmiştir. Ve öyle de devam edecektir. O zımbalı kemeri takmanız gerçekten şart mı? O koca küpelere rağmen bu iddialı kolyede ısrarcı mısınız?  


Herkes biraz fetişist olmalıdır
Coco Chanel kamelyalara düşkündü. Kamelya o zamanlarda, Fransız sosyetesinin gizli parolasıydı aslında. Evlilik dışı ilişki yaşayanlar, çevrelerini durumdan haberdar etmek için yakalarına bir kamelya iliştirirdi. Chanel'in kamelya fetişinin de ayakkabılardan çantalara, döpiyeslerden kumaşlara kadar uzandığı bir gerçek. Ve Gabrielle'i Coco Chanel yapan detaylardan biri de, bu fetişi. 


Stil kim olduğunuzu, ne demek istediğinizi bilmek ve kimseyi takmamaktır
Giorgio Armani "Yaşamış en zarif kadın" yorumunu yapsa da, Chanel'in güzel bir kadın olmadığı gün gibi ortada. Hatta Colette'e göre bir boğayı andırıyordu Coco. Karakteri de çok harika değildi. Ve 'mükemmel olmayan' Chanel'in stili bugün 'mükemmel' sayılıyorsa, bunun nedeni sevdiği ve kendine yakışan şeyleri giyerken hiçbir şeyden ödün vermemesidir. Kadınların at yarışlarına giderken kocaman şapkalar takması normal sayılırken minik modelleri tercih eden de, herkes takıp takıştırırken takım elbise giyen de oydu. Kadınlar, kendilerini rahat ve iyi hissettikleri şeyleri giymeli. Onları olduklarından yaşlı gösteren şeyin ise karışıklık ve pahalı görünüm olduğu unutulmamalı.
 
  

 
kaynak: sabah %  pazarlamadunyasi

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails