13 Şub 2011

2011'in En Modasal Röportajı

Türkiye'de ki modasal sancıları, en sıkıcı tasarımcıları, dolabın vazgeçilmezleri hepsini bu mini röportajlarda topladım. Birbirinden farklı mesleklerde çok başarılı olan hanımları, modayla birleştirince çok güzel bir röportaj ortaya çıktı. Hepsine tekrar çok teşekkür ediyorum...


1)Ülkemizde ki en büyük modasal sancı sizce ne?
 Modayla ilgili sancılarımız olduğu bir gerçek. Bence en büyük sancı, tekstille modanın halen birbirinden ayrışamamış olması (bkz. Istanbul Fashion Week 2011 takvimi) Şahsen daha fazla genç tasarımcının sesini duymak ve yaratıcılık görmek istiyorum. Moda arenasını gereksiz yere işgal eden şişkin egoların var olmaması gerektiğini savunuyorum. İşini gerçekten aşkla yapan insanlara ihtiyacımız var. Moda 'moda' olduğu için değil veya göz önünde olmak için değil, gerçekten modayla ilgili her şeyi seven yaratıcı ruhlara açız!

2)
Moda adına yaptığınız en büyük hata neydi?
Ortaokul ve lise yıllarımda herkes gibi olmam ve farklılaşmamam gerektiğine inanarak giyinmek en büyük hataydı bence. Warner Bros'un çizgi film kahramanlarıyla bezeli sweatshirtleriyle veya Harley Davidson motorcu çizmeleriyle kendimi çok havalı hissettiğim günler geliyor aklıma. Bir dönem de göbeği açıkta bırakan tişörtler giymeye takmıştım. Kabus!

3)Bu sezon size en sıkıcı gelen tasarımcı ve tasarımı neydi?
2011 ilkbahar-yaz sezonunda  Ralph Lauren'in kovboy kızlarının ve Jean Paul Gaultier'nin David Bowie'vari rockçı look'unun çok sıkıcı göründüğünü itiraf etmeliyim. Bir de  Chanel! Aslında sorunu okuduğumda gözümün önüne gelen ilk görüntü bu olmuştu. Kaiser Karl 'yeni zenginler'i mi memnun etmeye çalıştı acaba bu 'büyümüş de küçülmüş' çiftle? Jean pantolon-jean gömlek kombinasyonunun göze hoş göründüğü koleksiyonlarla da karşılaştım (Bkz. Céline ve Derek Lam). Ancak Chanel defilesindeki gibi jean çizmeler ve tüvit ceketle bir araya gelince jean'e-jean ikilisi tahammül edilmez bir hal almış.

Seda Yılmaz - Elle Dergisi Editörü


 
1)Ülkemizde ki en büyük modasal sancı sizce ne?
Stil sahibi, kendine yakışanı giymesini bilen çok az insan var ülkemizde ve maalesef çok arabesk bir toplumuz ve bence bu tasarımcıların yaratım süreçlerini de etkiliyor. Tamamen hissettikleri gibi tasarımlar yapmak yerine piyasaya göre hareket etmek zorunda kalıyorlar diye düşünüyorum. Sonuçta tasarımcıların da maddi kaygıları var pek tabiki. Bu yüzden piyasanın da nabzını tutmak gerekiyor. Ama bu da yeterince özgün ve yaratıcı işlerin ortaya çıkmasına engel oluyor bence, bir kısır döngü olarak görüyorum.

2) Moda adına yaptığınız en büyük hata neydi?
Lise dönemimde 'tikky' modasına uymaktı. Söylemeye bile utanıyorum şu an =) 

3) Bu sezon size en sıkıcı gelen tasarımcı ve tasarımı neydi? 
Mehtap Elaidi'nin son koleksiyonunu gerçekten sıkıcı buldum.

Elif Domaniç - Elele Dergisi Stil Editörü

 
1) Dolabınızdaki en değerli parçanız nedir? 
Kendim cizip, diktirdigim, bel kısmı mesh panel, jumpsuitim.  

2)Giymekten asla sıkılmam dedikleriniz?
  Kendimi ve üzerimde tasıdıklarımı insanların gozune sokmayı pek sevmem. Bu nedenle tercihlerim, drop shoulder ya da cut-off salaş tişörtler, oversized jean ve flannel gömlekler, vintage ceketler, koyu renk taytlar, diyebilirim.
   
  3)Moda adına yaptığınız en büyük hata neydi? 
   Secimlerimi moda uzerinden yapmadıgım icin, her zaman begendigim ve yakıştığını düşündüğüm şeyleri alıp, kullandım. Fakat, eskilere bakıp, kendi zevkimi yadırgadıgım cok zaman olmustur.. Kıyafet uzerinden degerlendirmezsek, kadınların çoğunun -tabii benim de- surekli ve bilinçli şekilde yaptığı en kesin hata, ''kahkül''dür: O, arada gelir ve siz lanetlenleyerek geri gonderirsiniz.

 K'eref Guase - Endüstri Ürünleri Tasarımcısı


1)Ülkemizde en büyük modasal sancı sizce ne? 
Sancılı kısmı "olmaması" gelişmemesi pazarlanmaması üzerine olabilirdi. ama son 5 senede 1 çok şey değişti özellikle istanbul, bu fikri oturtmak ve pazarlamak için doğru bir afiş oldu.

2)Giymekten asla sıkımam dediğiniz?
Kesinlikle güneş gözlüklerim! Yaz, kış farketmez. Vazgeçemem onlardan!
 
3)Moda adına yaptığınız en büyük hata neydi?
Moda adına yaptığım hatalar moda olabilitesi yüksek şeyler olduğu için çok da hata sayılmıyorlar hani, hata efsaneleşmeyede götürebilir.

Bâlâ Atabek - Oyuncu


  1)Ülkemizde ki en büyük modasal sancı sizce ne?  
      Aklıma ilk gelen "mahalle baskısı" oldu. Ben Türk halkının da aslında geçmişten gelen harika bir moda zevkinin olduğu görüşündeyim. Ama son dönemlerde "elalem ne der" derdi sarmış durumda herkesi, bu sebepten kimse gerçekten istediğini giyemez olmuş. Madrid'de yaşayan bir arkadaşım "Buraya geldikten sonra anladım ki ben pantolon giymeyi sevmiyormuşum meğer" demişti :) O kadar yabancıymış Türkiye'de yaşarken kendisine. Burada malesef özellikle de toplu taşıma kullanan biriyseniz ve hayatınız özel davetler arasında geçmiyorsa belirli kurallara uymak durumundasınız. Veya size yönelen dik bakışları kabullenmek... 

  2)Moda adına yaptığınız en büyük hata neydi?
Ayakkabılara çok düşkünümdür. Her kıyafet/aksesuar bir yana ayakkabılar bir yana. Bazen bu konuda gözüm dönebiliyor. Ayağıma olmadığını bile bile mesela 1 numara küçük veya büyük olan ayakkabıyı çok sevdiysem satın alabiliyorum. Böyle birkaç ayakkabım var dolabımda. Evet çok güzeller ama giyemiyorum ki! :)

  3)Bu sezon size en sıkıcı gelen tasarımcı ve tasarımı neydi?
  Genel olarak tümü siyah renkten oluşan koleksiyonları biraz sıkıcı bulduğumu söyleyebilirim :)
Alışveris Cini - Blog Ödülleri 2010 En iyi Moda Blogu


1)Ülkemizde ki en büyük modasal sancı sizce ne?
Bir moda kültürünün olmaması. Moda tasarımının sokaktan  ve etnisiteden beslenip yeni sekillerde, özgün sekillerde yorumlanmasi  yerine  disaridan  kopyalanarak  oluşması.

2)Moda adına yaptığınız en büyük hata neydi?
Çoook eskiden bile  olsa:) ayak kısmında streç bantlar olan taytlardan-sanıyorum füzo deniyor - giymek:))

3)Bu sezon size en sıkıcı gelen tasarımcı ve tasarımı neydi?
Tek tek belirtemeyecegim ama Rodarte, Philip Lim, Jason Wu dışında  Sonbahar 2010 koleksiyonlarinda maalesef genel olarak New York beni pek tatmin etmemisti, duragan, tekrarli, cok notral ve sıkıcı buldum. Paris ve Londra moda haftalari ise heyecan vericiydi.

Styleboom - Blog Ödülleri 2010 En iyi Moda Blogu 2.si

Formspring - Sorun bana :)

Açtığım ve unuttuğum formspring sayfam :) 
http://www.formspring.me/strdstmmrs



Sorun, sorun herşey sorun bana :)

12 Şub 2011

Kate Moss & Longchamp 2011 Bahar Kampanyası

Kate Moss'a bayılıyorum.. Longchamp'e de bayılıyorum e haliyle bu çekime de :)(Ayrıca üstündeki yeşil elbiseyi şiddetle istiyoruummm)



Dikkat Bu bir kutlama postudur :)



Aylardır sürüp giden iş telaşım sonunda sona erdi. Bu zamana kadar ya benim istemediklerimden teklif geldi yada istediklerim olmadı taa ki düne kadar. Aslında dünle ilgili hikayem burdan başlamıyor... 4 sene öncesine gidersek eğer fotoğraflarda gördüğünüz  bu iki muhteşem hanım benim üniversite yıllarımın baş rollerindeydiler. Tanıştırayım Mürü ve Zübeyde :) (Siyahlı Mürü, Açık kahveli Züb) İlk senemizi üçümüz beraber geçirsekte, ikinci senemizde Mürü aramızdan ayrılıp başka bir şehirde olan bir devlet üniversitesine geçiş yaptı. Tabi bu bizi ayırabildi mi? Hayır! :) Çok kutsaldır üniversite arkadaşlıkları.. O evlerin dili olsa da konuşsa yaşanılanları... Bir çoğumuz için en güzel anılardan oluşur o yıllar... Bizimki de öyleydi... 
Neyse duygusallığa girmiyorum çok fazla :) Mürü ve Züb benden bir sene erken başladıkları bölümlerini haliyle bir sene erken bitirdiler. Ben de malum son senemde yalnız kaldım :( Tabi Mürü'nün tekrar İstanbul'a dönmesine kadar :) Mürü bir devlet okulunca İngilizce öğretmenliğine başladı, Zübeyde de bazı evrak sorunları yüzünden tam anlamıyla öğretmenliğini tamamlayamadı... Denizli de çok iyi bir kolejde işe başlayan Zübeyde o minik sorun yüzünden biraz sıkıntı yaşadı.Üstünden bir sene geçtikten sonra Mürü' İstanbul'da çok iyi bir kolejle görüşme aşamalarındaydı, ben hala iş arıyordum, Zübeyde de evrak sorununu halletmeye çalışıyordu ve asıl önemli noktaya geliyorum :) Dün ilk olarak Mürü'ye gelen haberle o istediği kolejde Pazartesi işe başlayacağını öğrendi, arkasından Zübeyde o minik evrak sorununu halletti ve Pazartesi günü çalıştığı kolejde kadrolu olarak işe başlayacağını öğrendi ve ben onlara sevinirken (bir yandan da içim buruktu tabi:) Çoook istediğim bir bankanın genel müdürlüğünde ticari bankacılık departmanında işe başlamam için teklifimi aldım ve tabiki de kabul ettim :) Öyle tuhaftı ki hayatımızın en önemli, en zor dönemlerinde hep beraber olan biz; en güzel günümüzü de beraber paylaştık ve 14 Şubat 2011 hepimiz için bir milad olucak :) Öyle mutluyum ki dünden beri gözlerimde ki parlama hiç ama hiç gitmedi :) Bu güzel haberleri sizlerle de paylaşmak istedim ve tabi bu güzel haberler boş boş kutlanmaz diyerek, öğrenciyken de eve yakın olduğu için sürekli gittiğimiz çook güzel manzarası olan OBA'da bulduk yine kendimizi :) Mutlu, huzurlu ve yine beraber... İşte bu geceden bir kaç kare 

Ha bu arada üzerimdeki maxi elbise asırlık :) Annemin teyzesinin olan bu elbiseyi yıllardır öyle severek saklıyorum ki bu akşama kısmetmiş :) Bakalım beğenicek misiniz? :)


ps: siz siz olun saçlarınızı arada bir boyda kestirmeyin :) boyu şimdi ne kısa ne uzun olduğu için ortada olan saç ne bir şekle giriyor ne de rüzgara dayanabiliyor. Rüzgarlı havalarda, her bir telim ayrı bir alemde takılıyor :(

8 Şub 2011

Paco Peregrín


Fotoğraflara olan ilgimi bir çoğunuz biliyorsunuzdur, beğendiğim fotoğrafçıları ve fotoğraflarıda mümkün olduğunca sizlerle paylaşmayı seviyorum. Işte yeni keşfettiğim bir Ispanyalı fotoğrafçı ve pek beğendiğim fotoğrafları.








6 Şub 2011

İstanbul Fashion Week 2011 - IFW 2011 / 2. Gün


Aslı Güler; Bana göre IFW'nin en sevimli koleksiyonu kesinlikle buydu. Cin Ali karakterinden esinlenerek oluşturulan koleksiyonda; kahve ve sarı tonları ana renklerdi. Minicik süet şortlar, dirseklere kadar olan uzun eldivenler, tüvit elbiseler ve fırfır etekler kesinlikle çok güzel ve tatlıydı.
Jale Hürdoğan; Koleksiyonunda ana renkler gri, siyah, beyaz  ve turuncu tonları olan tasarımcı Payetli şortlar, etekler, Fırfır detaylı elbise ve etekler, kürkler ve yüksek bel pantolonlar kullanılan parçalar arasındaydı.


2. günün en önemli defilelerinden biri Simay Bülbül'ün kiydi. "Zemanın sesi" adlı koleksiyonunda, ana renkler siyah ve kahve tonlarıydı. Deri, dantel,süet, kürk detayları ve aksesuarlarıyla oldukça güzel bir defile ile karşımızdaydı. (Markenlerin parmaklara dikkaattt!)


Elbiselerde, taytlar, eteklerde çiçek detayına bayılan biri olarak Günseli Türkay'ın defilesine tam anlamıyla taptım! :) Taytları zaten efsane olan Günseli Türkay'ın bu saatten sonra efsanenin ötesi bişey olduğu kesin. Mankenlerin saçlarındaki çiçeklerde baharı yine yaşattı bizlere. Son olarak Deniz Berdan'ın katkıları bu defilede de gözümüze ayakkabılarda çarpıyor ve pekte güzel oluyooor :)


Mehtap Elaidi denilince çok fazla söze de gerek yok sanırım. Yine çok güzel bir koleksiyon çıkarmış ve yine çok güzel renkler kullanmış. Ana renk tercihi  siyah, beyaz, kırmızı ve kahve olan Elaidi, saten elbiseler, havuç pantolonlar, danteller ve uçuş uçuş etekler ile bir "Çoğul Yalnızlık" yaratmıştı.


Damat Tween defilesi denilince akla gelen iki şey vardı; Dita Von Teese ve Irina Shayk! :) gerisi teferruattı bir çok kişi için... Teferruat kısmına değinecek olursam eğer Korsajlar, fırfırlı etek ve elbiseler, tek omuz elbiseler bayanlarda göze çarpanlardı. Beyler de ise kadife ceketler ve papyonlar en şık olanlardı. 
Bayanların koleksiyonunda; pudra tonları, beyaz ve siyah ana renkler iken beylerde ise kadifenin en çok yakıştığı kırmızı, yeşil ve siyah renkler göze çarpanlardı. 


Colin's bu defilesinde üç farklı temayla karşımıza çıkıyordu. Rock&Roll, Campus Britannica ve Glamorous Girl.Örme ve triko üstler, ekose gömlekler Campus Brittanica da, Deri ceketler, yelekler Rock & Roll'da ve son olarak bayanlar için Kürklü yelekler ve aksesuarlar, minicik şortlar ve ışıltılar koleksiyonda yer alan diğer parçalardı. 

İstanbul Fashion Week 2011 - IFW 2011 / 1. Gün

Gizia, yine baş mankeni ve markanın yüzü olan Tuğçe Kazaz'la defilesine başladı. 2011 - 2012 Sonbahar Kış Modası için; kürkler, leopar desenler, altın zincir detayları ayrıca  haki gri, fildişi  ve beyaz renklerin ağır bastığı bir koleksiyon hazırlamış bizlere.

Karma 1 defilesinde; 
Zeynep Erdoğan - Miu Miu'msu desenleri bolca gördüğümüz bu koleksiyonda; Şifon elbiseler, saten elbiseler ve deri detayları süslüyor. Tarçın rengi, gri, ekru, siyah ve camel tonlar koleksiyonda gördüğümüz renkler. 
Niyazi Erdoğan - Esprili yaklaşımı sayesinde gerçekten Miras değil alın teri olduğunu gördük :) Niyazi Erdoğan'ın koleksiyonu bizi 70'li yılların dolmuş şöförlerine götürdü adeta :) Bıyıklar da bunun için en önemli araçtı tabi... 
Zeynep Tosun - Yüksek bel pantolonlar, deri ceketler ve diğer parçalar, sırt dekoltesi detaylı elbiseler ve kürkler ön plana çıkıyor. Alacalı elbiseler ve etekler de en güzel parçaları arasında. 

Defilenin en ilgi gören isimlerinden birir Atıl Kutoğlu idi. Kürkler, deri elbiseler, payetli elbiseler koleksiyonda en sık görülen parçalardı. Toprak tonları, mor ve siyah renkleride koleksiyona çok yakışmıştı.



3 Şub 2011

IFW 2011 - 1. gün - Kim ne giymiş?

IFW rüzgarı bugün itibariyle başladı ve ben Karma 1 defilesini izlemek için heyecanlı ve mutlu bir şekilde hazırlanırken, son dakika gelen misafirim sayesinde defileye geç kaldım. 10 dakikalık bir gecikmeden ötürü içeri alınamasamda, soğuk falan dinlemeyip kim ne giymiş fotoğraflarını çektim. Birbirinden güzel elbiselerle, ceketlerle, çantalarla ve ayakkabılarla sizi başbaşa  bırakıyorum. 


1 Şub 2011

Bu Ay - Şubat'ta ne okumalı? ne giymeli? ne dinlemeli?

Ne Okumalı?




Harper's Bazaar Espana, Elle Türkiye, Elle Spain, Elle Russia, Elle France, Elle Italia

Ne dinlemeli?


Ne giymeli?
Şubat ayı aşk ayı olduğuna göre, e bütün markalarda indirimdeyken hala hiç kaçırmadan özel geceler için elbise almak gerekir. 



Ne izlemeli?
Ödül törenleri ard arda gelirken, Oscar adayı filmleri hala izlemeyenler bir an evvel başlamaları açısında bu ay ne izlemeli köşesinde  aday filmler var.


Related Posts with Thumbnails